13 Kasım 2013 Çarşamba

Ege okuma öğreniyor

4 yaşındaki oğlum Ege, burada daha önce bahsettiğim gibi British sisteminde eğitim görüyor ve bu sistemde ilk okula başlama yaşı 5. Aynı Türkiye'de hükümetin geçen sene eğitim sistemini tepe taklak yaparken belirlediği yaş gibi.  Tabi uygulama farklı, amaç farklı.
Bu sene bloğa daha az vakit ayırmamın en önemli nedenlerinden biri Ege'nin okulunun aileler ile çok fazla iletişim halinde olması. Haftanın en az 2-3 günü okula çağırılıp ya eğitim alıyoruz veliler olarak ya da bilgi paylaşımında bulunuluyor.
Bu aralar Ege'nin elinde üzerinde yazı olmayan kitaplar var. Bu kitaplar ile çocuklar okumayı öğreneceklermiş. Üzerinde yazı olmadan okumayı öğrenmek çok enteresan, sizce de öyle değil mi?
Bu kitaplar aynı zamanda velilere de ödev. Kitaptaki resimlere bakıp, hikaye üzerinde tartışıyoruz. Daha sonra da kitabın resimlerinin üzerinde yazan ör: berber, kütüphane gibi kelimeleri bulmaya çalışıyoruz. Bulduğumuz kelimelerin harflerini tek tek okuyup, isminin içinde geçen harflerle eşleştiriyoruz. Bir de fişlerimiz var aynı bizim çocukluğumuzda olduğu gibi. Bu fişlerle de yine kitaptaki karakterleri eşleştiriyoruz. Fişlerin üzerinde kitaptaki karakterlerin ismi yazıyor. O isimleri okuyup, kitapta hangi karaktere ait olduğunu buluyoruz.
İlk başta anlamsız gelen bu çalışma sonucunda, sadece 20 dakikada Ege, 3 kelimeyi okumaya başladı.  Acaba ezberledi de, hep aynı fişi görünce mi tanıyor diye düşündüm ve başka kağıtlara bu kelimeleri yazmaya başladım. Ama yazdıklarımı da okuduğunu gördüm. Şimdi yeni kelimeler de öğrenmeye başladı. Bu fişlerle yeni oyunumuz da kelime eşleştirmece. Aynı kelimeleri başka kağıtlara yazıp eşini bulmaya çalışıyoruz.
Sizde belki evinizdeki kitaplarla bu oyunu oynayabilirsiniz. Üzerinde yazılar olsa bile, siz yazıları okumadan sadece resimler üzerinden konuşabilirsiniz. Belki çocuğunuz kitaptaki hikayeden çok daha farklı hikayeler üretebilir. Böylece çocuğunuzun hayal gücünü de geliştirebilirsiniz.