18 Şubat 2014 Salı

Buz pateni çalışmaları

Bu kış Türkiye'de olduğu gibi, Macaristan'da da havalar normalden daha sıcak ve kurak. Bu sene bir gün hariç -ki onda da Türkiye'deydik- hiç kar yağmadı. Ama bu, Macar halkı için kış sporlarının yapılmaması anlamına gelmiyor. Örneğin buz pateni pistleri faaliyetlerine devam ediyor.
Bir kaç hafta önce, Ege ilk buz pateni dersini aldı ve ilk ders için oldukça başarılıydı. Ertesi hafta olan derse gitmeye de oldukça istekliydi. Heyecanla hazırlandı, koştura koştura gitti. Ders başladı. Önce her şey Ege için çok güzel gidiyordu, ta ki bir çocuk ağlamaya başlayana kadar. Ege, ağlayan çocuğu görünce demoralize oldu, ne yapacağını şaşırdı ve o da ağlamaya başladı. Daha sonra da dersi yarıda kesip, dışarı geldi. Neden ağladığını sorduğumuzda, sürekli düştüğünü ve yapamadığını söyledi. Bu maceramız da başlamadan bitmiş oldu
Önümüzdeki hafta okullar "kayak tatili"ne giriyorlar. Bu tatili değerlendirmek için kayak yapmaya gitmeye karar verdik. Ege de kayak yapmaya çok istekli. Aynı buz pateninde olduğu gibi. Umarım sonu buz pateni gibi olmaz. Haftaya dönünce de bunun sonucunu anlatırım. Umarım korkularını yener ve hayatta her şeyi düşe kalka öğreneceğini anlar.

12 Şubat 2014 Çarşamba

Yabancı bir okulda ilk tecrübeler 3

Daha önce Ege'nin okulunun verdiği eğitimlerden bahsetmiştim. Hatırlarsanız yazısız kitaplarla okumaya başlamaları bana çok ilginç gelmişti. Gerçekten de yazısı olmayan kitaplar eve gönderiliyor ve sayfalardaki resimler hakkında konuşuyorduk. Yakın zamanda bu kitapların içinde yazı olanları eve gelmeye başladı. Ama uzun uzun cümlelerden bahsetmiyorum, sadece kelimeler ve kısa cümlelerden oluşuyor. Şimdilerde en sevdiğimiz şey bu kitapları okumak, Ege bunları okumaktan gerçekten çok keyif alıyor. Ama sevmediği bir şey var o da fişleri okumak. Ege'nin ilgisini çekebilmek için de her okuduğu fişi yazdırıyorum. Çünkü yazı yazmayı çok seviyor. Geçen hafta okulda yine velilere çocuklara yazı yazmanın geliştirilmesi konusunda kısa bilgi verildi. Geçen sene de buna benzer bir çalışma yapılmıştı ve bloğumda paylaşmıştım. Şimdi biraz daha detay bilgi verildi. Bunların içinde en önemli konu çocuğunuzun fiziksel gelişiminin yazı yazmaya hazır olup olmadığı. Daha önceki seansta da, bunda da sıklıkla üzerinde durulan konu çocukların el ve kol kaslarının yeterince geliştirilmesi. Öğretmenlerin önerileri çocukların bol bol hamurla oynaması, mümkünse duvar tırmanmaları, kol ve el kaslarını güçlendirecek her tür fiziksel aktivitenin desteklenmesi. Yine üzerinde durulan nokta el yazısı. Türkiye'de artık el yazısı öğretiliyor. İngiliz eğitim sistemi de bu açıdan, Türk sistemiyle aynı. El yazısını öğretmelerinin amacı çocukların daha kolay yazmalarıymış. El yazısı öğrenen çocukların daha az kollarınn yorulduğu ve böylece daha kolay yazdıkları düşünülüyormuş. Ancak unutulmaması gereken konu ise çocuklara büyük harfle yazı yazmayı öğretmemekmiş. Çünkü elyazısı öğrenmesi gereken çocuğun, önce büyük harf yazmayı öğrenmesi el yazısı yazmasını zorlaştırıyormuş.
Yazı yazmayı da eğlenceli hale getirmek önemli. Yazmayı öğrenirken kalem kağıt yerine kullanılacak bir çok çeşitli malzeme var. Örneğin kum, un, şeker gibi toz maddeleri büyük bir tepsiye koyup, çocuğunuzun elleriyle şekiller ya da harfler yapmasını sağlayabilirsiniz.
Daha önceki sunumla tekrar eden konular olsa da biz velileri yönlendirmesi açısından bunların çok faydalı olduğunu düşünüyorum.