6 Ekim 2017 Cuma

İçimdeki çocuk

Genellikle kendime çok acımasız davranırım. Bu nedenle de ne kendi anneliğimi ne de kendimi beğenirim. Eşimin deyimiyle alçakgönüllü olayım derken kendime haksızlık ediyorum.
Haklı olduğu bir gerçek. Çoğu zaman yaptığım hiç bir şeyi yeterli bulmam.
Ancak bir şeyi farkettim. Çocuklarım büyüdükçe onlarla artık oynamıyorum. Bana ihtiyaçları olmadığını, kendi odalarında mutlu olduklarını düşünüyordum.
Geçtiğimiz günlerde odalarına bir halı aldık. Hani şu üzerinde araba yolu olan basit Ikea halılardan.
Yere serdiğimizde, ben de yanlarına oturdum. Birlikte halının üzerine arabalar koyduk ve oyun oynamaya başladık. O gün, bu kısacık aktiviteden inanılmaz keyif aldık hep birlikte.
İlerleyen günlerde bir gün oğlum, okuldan ödev olarak bir şiir kitabı getirdi. Her gün bir kitap okuması zorunlu, bu da o günün ödeviydi. Ama oğlum, bu kitabı çok isteyerek okumuyordu. Salondaki kanepeye ayaklarımı uzatarak oturdum, oğluma da kitabı alıp yanıma gelip okumasını söyledim. Birlikte battaniyenin altına girip kitabı okumaya başladık. Gerçekten de çok eğlenceli bir kitap değildi ama biz şakalaşarak, kahkahalarla sıcacık battaniyenin altında kitabımızı okuduk. Tahminimizden çok daha fazla eğlendik.
O gün farkettim ki aslında içimdeki çocuğu uykuya yatırmışım ve çocuklarıma karşı bir süredir ciddi bir anne olmuşum. Şimdi yavaş yavaş bu çocuk uyanmaya başladı. İçimdeki çocuk ve yanımdaki iki harika çocukla birlikte artık Maşa ve Koca Ayı izleyip, halının üzerinde araba gezdirip, ciddi kitapları kahkalarla okuyup, yaşadığım hayatı başka bir boyuta taşıyorum. Artık daha az ciddiyet ve bol kahkaya yer açıyorum hayatımda. Çünkü çocuklarım büyüyor ve benimle oynayacakları sadece bir kaç yılları daha var. Bu yılları da kaçırmak istemiyorum.
En güzeli de oğlumun gelip bana, "sen çok komik ve eğlenceli bir annesin" demesi oldu. Bu motivasyonla elimden geldiğince çocuklarımı eğlendirmeye devam edeceğim.