27 Temmuz 2013 Cumartesi

Budapeşte'de ev bulmak

Tuna nehri Budapeşte'yi 2 ayrı şehre ayırmış durumda. Buda ve Peşte olarak. Aynı zamanda bu iki şehir de kendi içinde "kerület" denilen bölgelere ayrılmış. Şehirde toplam 23 bölge bulunmakta. Peşte tarafı şehrin kalbinin attığı yer. Peşte'de genellikle gençler ve yeni evliler oturmakta. Çocuklu ailelerin tercihi ise genellikle Buda tarafı. Çünkü okullar Buda tarafında ve Buda tarafı, Peşte'ye göre daha sakin. Buda tarafında da genelde expatların tercihi 2 ve 12. Bölgeler. Bu bölgeler genellikle çok uluslu öğrencilerin olduğu kreşlerin daha fazla olduğu bölgeler. Aynı zamanda çok uluslu okullara da  yakınlar. 2. Bölgenin Rozsadomb denilen bölgesi Macar halkı tarafından zenginlerin oturduğu semt olarak niteleniyor. Rozsadomb, Türkçe'de Gültepe demek. Bu mahalleye ismi veren ise Osmanlı döneminde Macaristan'da yaşamış Gül Baba isimli bir Türk. Gül Baba'nın türbesi bu bölgede ve Macarlar tarafından çok sevilmiş bir kişi.
12. Bölge de 2. Bölge gibi genellikle expatların ve varlıklı Macarların oturmak için tercih ettiği bir bölge. Bir de bu bölgelere 1. Bölgeyi de ekleyebiliriz. Citadella denilen anıta yakın bölge de yaşamak  için çok keyifli. Bu bahsettiğim 3 bölgede de genellikle expatların yaşadığı bazı siteler mevcut.
Ev kiralarken fiyat konusu pazarlığa tabi olabiliyor. Ev sahibiyle fiyatı bir kez daha görüşmekte fayda var.

23 Temmuz 2013 Salı

Budapeşte'de okul seçmek

Bu yazıyı çok önce yazmalıydım ama bir turlu sıra gelmedi başka konuları anlatmaktan. Ancak buraya yeni bir Turk ailenin taşınacağı haberini aldığım için hemen bu konuya girmek istedim. Umarım işlerine yarar bu bilgiler.
Budapeşte'de eğer yerel Macar okullarına çocuğunuzu göndermeyecekseniz çok çeşitli uluslararası okullar var. Alman, Fransız, Japon, Avusturya, Amerikan, İngiliz ve hatta Türk okulları var. 
Okul tercihi yaparken bence en önemli nokta okula yakın bir bölgede oturmak. Çünkü okulların servis imkanları olsa bile, servis kullanan öğrenci sayısı çok fazla değil. Buradaki adet ailelerin çocuklarını okula bırakması şeklinde. 
Ancak ben oğlum küçük bile olsa servis kullanabileceğini düşünüp okulun en uzak 2-2.5 km ötesinde ev bakmıştım, ama ev hem eşimin işine çok uzak olmasın, hem okula çok uzak olmasın dediğinizde biraz karışıyor. Ev bulma konusunu da daha sonra anlatacağım.
Okul tercihimi İngilizce konuşulan okullar olarak kullandım çünkü eşim de ben de İngilizce dışında başka yabancı dil bilmiyoruz. Bu durumda hem çocuğumuza yardım edebilmek hem de öğretmenler ile anlaşabilmek için İngilizce konuşulan okulları listemize aldık. 
Türk okulu'nu neden listemize almadık, çünkü okulları Türkiye'den internet aracılığı ile seçecektik ve Türk okulu ile ilgili hiç bir bilgi bulamadık. Daha sonra buraya gelince bu okulun varlığından haberdar olduk.
İngilizce eğitim veren okullara dönersek; 4 tane okul var. Bunlar; GGIS, Britannica, British ve American International School. 
GGIS, katolik okulu olduğu için listemden çıktı.
Britannica, burada yaşayan Türkler'in çok iyi değil diye yorumladıkları bir okuldu. Ayrıca okul International baccalaureate vermiyor. Bu konuyla ilgili çok detaya girip konuyu dağıtmayacağım. Bu adresten daha detaylı bilgi alabilirsiniz. http://www.ibo.org/ 
Aslında benim çocuğum daha çok küçük bu belge için ama bana okul hakkında az çok bir fikir vermişti. 
Geriye iki okul kaldı Amerikan ve British.
İlk aklımdaki okul Amerikan okuluydu.. Okulun, rahat, özgüveni yüksek sosyal bireyler yetiştirdiğini düşünüyordum. İngiliz okulu ise öğrencilere üniforma giydiren çok disiplinli bir okul gibi gelmişti. Ancak Amerikan okulu eşimin işine ve eğer oğlum o okula giderse oturacağımız ev de şehire uzak olacağı için bir adım geri atıp oraya göndermedim. Okul şehre gerçekten uzakta. Benim arabam olmayacağı için de bu okul listemden çıktı. (araba kullanmayı sevmiyorum ve Budapeşte'de toplu ulaşım bir harika).
Onun yerine İngiliz okulunu seçtim. Önce okulu seçip daha sonra da evimi buldum ve ikisinden de çok memnunum.
Şimdi oğlumun okulunu anlatayım. İngiliz okulu üniforma giydiriyor aynı Türk okulu gibi. Ama benim düşündüğüm gibi -izleyenler bilir- "Ölü Ozanlar Derneği" filmindeki gibi sıkı ve bunaltıcı bir okul değil. Üniforma giymeleri aslında biz annelere kolaylık bunun dışında okul olarak Budapeşte'deki en iyi okullardan biri, diğeri de Amerikan. Bu iki okulun en iyi okullar olduğunu zamanla insanlarla tanıştıkça öğrendim. Eğitim seviyeleri gerçekten iyi. Ana sınıfında okuma yazma alıştırmalarına başlıyorlar. Yine  aynı sınıfta her hafta yüzme dersleri var. Okul sonrası spor ve çeşitli aktivite imkanları çok fazla. Müzik, drama, satranç ve çeşitli spor dalları bu aktivitelerden bir kaçı. British yani İngiliz okulu diğer okullardan farklı olarak 5 yaşında ilkokula başlatıyor. Ama bu ilkokula başlama Türkiye'deki gibi ders odaklı değil, oyun odaklı bir eğitim. Zaten bu dönemlerde her tür eğitimi eğlendirerek veriyorlar.
British mi American mı diye seçim yapmak bence çok kolay değil, gerçekten de ikisi de iyi okullar. Okulu seçerken çocuğunuzun rahatını ve kendi rahatınızı düşünüp ona göre karar verin. İkisinin de eğitimi Budapeşte'de bir numara. Yerli halktan imkanları iyi olanlar mutlaka bu iki okuldan birine çocuklarını gönderiyorlar.
Bu arada benim oğlumdan başka Türk yok bu iki okulda da bildiğim kadarıyla. Burada benim tanıdığım Turk ailelerden, iki aile çocuğunu Avusturya okuluna ve bir aile GGIS'e gönderiyor. Diğer ailelerin çocukları da genelde küçük ve onlar da international kreşlere gidiyorlar. Umarım bu bilgiler okul seçiminde işinize yarar, tabi bir de okulları mutlaka ziyaret edin. 




16 Temmuz 2013 Salı

Doğum günü


Geçtiğimiz cuma doğum günümdü. Eşim iş için İstanbul'daydı ama o gün benim için erkenden gelip tüm günü benimle geçirdi. Çocuklarımsa gün boyu okuldaydı. Ege'nin okulu tatil olduğu için Ada'nın okuluna 1 aylığına misafir olarak gidiyor.
Eşimle gün boyu gezdik, dolaştık. Akşam da Ada'nın okuldaki öğretmeni evde çocuklarla ilgilendi ve biz eşimle baş başa harika bir yemek yedik. Geldiğimizde çocuklar uyumuş, ortalık sessiz sakindi. Ama çocuklarımın bana bir süprizi vardı. Anne olmanın harika bir şey olduğunu hatırlatan çok güzel bir süpriz...


Ben de sizi çok seviyorum çocuklarım, iyiki varsınız......

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Yabancı bir okulda ilk tecrübeler 2

Geçen gün bahsettiğim gibi Ege, ilk defa İngiliz okuluna başladığında çok ciddi bocalamıştım. Ama benim bu bocalamamı Ege yaşamadı :)
Okulun neyi ne kadar öğrettiğini pek anlayamıyordum. Oğlum zaten İngilizce bilmiyordu, sınıfı okulun ilk günü ziyaret ettiğimde çocukların çamura veya tutkala ellerini sokup oynadıklarını görmüştüm. Bir kısmı da küçücük boncukları ipe diziyorlardı. Çocukların bu uğraşıları bana çok anlamsız gelmişti. Çocukları başı boş bırakıyorlar ve çocuklar da sadece ortalığı karıştırıp serbestçe oynuyorlar diye düşünmüştüm. Ege de okulda olanları çok anlatmadığı için neler olup bittiğini anlayamıyordum.
Ancak işin aslını çok sonra okulların kapanmasına 2 hafta kala okulda yapılan bir workshop'ta öğrendim. Benim için sadece kirli bir oyun olan çamurda daire yapmak, tutkalla oynamak aslında yazı yazmaya hazırlık çalışmalarıymış.
Belki biliyorsunuzdur ama ben bilmiyordum, çocukların yazı yazmaya hazır olmaları için kol kaslarının ve omuzlarının yeterince gelişmiş olması gerekliymiş. Okulun bahçesinde tırmanma duvarı var, bu duvara sürekli çocukları tırmandırıyorlarmış omuzları gelişsin diye, tutkalla ve çamurla dairesel hareketler yaptırıyorlarmış dirsekten bileğe kadar olan bölümü geliştirmek için ve boncukları ipe dizdirmekteki amaç da parmakları ile kalemi doğru bir şekilde tutmalarını sağlamak içinmiş.
Çocuklara yazı yazmayı öğretirken önce küçük harflerden başlanmalıymış, büyük harflerden değil. Çünkü dairesel hareketlerle yazı yazmayı öğretmek gerekliymiş. En önemli nokta da çocuklara yazmayı kağıt kalemle değil daha yaratıcı fikirlerle öğretmeye çalışmakmış.
Yukarıda sadece birkaç örnek verdim bu fikirlere. Daha yaratıcı fikirler bulmak sizlere kalmış.
Aşağıdaki linkte de bu workshop'ın sunumunu bulabilirsiniz. İşinize yarayacağını düşünüyorum.

http://www.nordanglia.com/budapest/images/doc_library/curriculum/EYFS%20Physical%20Development%20Workshop.pdf

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Yabancı bir okulda ilk tecrübeler

Ege, Ağustos ayında 4 yaşında olacak, Budapeşte'de British International School'un kreş bölümüne gidiyor.  İlk bu okula başladığında bizim alıştığımız kreş mantığından çok daha farklı olduğunu anladım ve okuldan hiç memnun kalmadım. Her gün üstü başı kirli ya da ıslak geliyordu. Okulda ne yiyior ne içiyor bilemiyordum, okul yemek listesi elimizde olsa da oğlum hepsini yedi mi, uyudu mu gibi  bilgileri okuldan alamıyordum. Ege'nin gittiği bu okul Budapeşte'deki en iyi okullardan biriydi sözde. Ama çocuk her gün ıslak ayak, her gün kirli ( ama çok çok kirli "kirlenmek güzeldir" sloganlı reklamlardaki gibi) formayla okuldan geliyordu. Aylardan Şubat, dışarıda diz boyu kar var Ege okuldan geliyor çorapları ıslak.
Kimse ilgilenmiyor. Öğretmenlere ilgilenmelerini söylüyorum, değişen bir şey yok.
Bu dönem bir ara İstanbul'a gitmemiz gerekti ve Ege ile kardeşi Ada'yı, Ege'nin İstanbul'da yaşarken gittiği kreşe misafir olarak götürdüm ve bir gün geçirdiler.
Akşam çocukları alırken kreş sahibine burada yaşadığımı okul tecrübesini anlattım. Çocukları başı boş bırakıyorlar, üstleri başları kirli diye yakındım durdum.
Kreş sahibi bana ne dedi biliyor musunuz,  "Bu kadar kızdığınız o okul var ya çocuğunuzu adam etmiş!!!"
Bu arada ayakları karda bile ıslak diyordum ya, kış boyu hiç hasta olmadı. Maaşallah!!!

2 Temmuz 2013 Salı

4+4+4

Geçen sene uygulamaya başlanmış olan yeni eğitim sistemi bizi de diğer aileler gibi telaşa düşürmüştü. Oğlum Ege henüz 3 yaşında olmasına rağmen ne yapacağımı 2014 yılında ana sınıfı olması durumunda hangi okula nasıl kayıt ettireceğimi düşünüp özel bir okulun anaokulu bölümünün mülakatlarına sokmuştum. Ege bu mülakatları geçmişti ama bir sorun vardı; o kadar çok öğrenci mülakatlatı geçmişti ki bir de kura çekilmesi söz konusu olmuştu. Sonunda Ege'yi bu okula çok isteyerek kaydettirdik. Böylece düşündük ki Ege artık üniversiteye kadar okul düşünmek zorunda olmayacak. Tabi bu arada bu olaydaki saçma yanı farketmişsinizdir. 3 yaşında ve anaokulu için mülakat yapılıyor inanılır gibi değil. Ahh Türkiye bu nasıl bir eğitim sistemi.
Neyse devam edelim, Temmuz ayı gibi Macaristan maceramız ortaya çıktı ve Ege'nin  okuldan kaydını sildirip buralara geldik.
Ama expatlığın cilvelerinden işte geçen mart ayı, bu yaz (yani yaşadığımız günlerde) ülkemize dönme durumumuz olduğu ortaya çıktı. Tabi biz Ege'yi alıp hemen Türkiye'ye gittik ki okul ayarlayalım diye. Yine aynı okul, yine aynı süreç ve Ege'nin kaydını yine yaptırdık. Fakat şu yaşadığımız günlerde süremizin 1 sene daha uzadığını öğrendik. Şimdi Budapeşte'de, Ege ana sınıfı olacak 4 yaşında olmasına rağmen çünkü İngiliz okulunda okuyor ve onların sistemi bu şekilde. Seneye ne olacak bilmiyorum, Türkiye'deki o okul bizi bir daha kabul edecek mi, seneye Eylülde Ege 61 aylık olacak, peki ilkokula başlayacak mı, seneye ne olacak Türkiye'de eğitim sistemi yine değişecek mi? Bilmiyorum, bilemiyorum. Bence çocuklar bu kadar küçük okula başlamamalı.
Burada kalsak Ege ilkokula başlayacaktı ama onların eğitimleri bizimki gibi "40 dakika sırandan kalkmadan otur" şeklinde sadece derse dayalı bir eğitim değil ki. Onlar gün boyu oynayarak öğreniyorlar ve küçük yaşta çocuğa nasıl eğitim verileceğini bilen öğretmenler tarafından eğitiliyorlar.
Yazık değil mi bizim çocuklarımıza....
Offf sen ne zor bir ülkesin Türkiye!!