7 Haziran 2017 Çarşamba

Yurt dışında kalmak mı, yurduna dönmek mi?

Öyle zamanlar geliyorki, gerçekten de Türkiye'deki eskiden yaşadığım, kargaşasıyla, trafiğiyle, sıkıntısıyla ama yine de kendi dilimde ve kültürümde yaşadığım, hayatı özlüyorum. Hatta bazen, artık burası yeter geri döenlim diyorum içimden.
Zaman zaman çocuklarımın kulaklarına da kar suyu kaçırıyorum, böyle bir duruma hazırlıklı olmaları için. Oğlumun, iyi kötü bir fikri olsa da, kızımın Türkiye'de yaşamak hakkında hiç bir fikri yok. 
Aslına bakarsanız galiba artık benim de Türkiye'de yaşama konusunda çok fikrim yok. 
Türkiye'ye sadece yazları gelip, deniz havası alıp, balık yemek keyifli tabiki. Ama bir de madalyonun öbür yüzü var. 
Güzel ülkemde olan biteni uzaktan takip ederken, aslına bakarsanız daha net bazı durumları görebiliyorsunuz. Özellikle de yabancı insanların, Türkiye hakkında değişen algılarını.
Macaristan'a geldiğim ilk yıllarda, İstanbul'un yakın olması nedeniyle de, burada yaşayan bir çok arkadaşım, uzun haftasonları için İstanbul'a giderler, giderlerken de bana danışırlardı, nerede yenir, nereye gidilir diye. Şimdi bırakın gitmeyi, uçak transferlerini bile Türkiye üzerinden yapmamaya çalışıyorlar.
Biz buraya taşındığımızda "ne zaman döneceksiniz, hadi gelin" diyenler, artık "sakın gelmeyin" demeye başladılar.
Neden bu hale geldi benim cennet ülkem? Nasıl olur da bir ülke 5 sene içerisinde -tabi öncesi de var- turist cennetinden, korkulan bir terör cennetine dönüştü.
Tabi sadece terör de değil. Bir çok başka nedenleri de var bu korkuların. Ama ülkemizin geldiği son durum maalesef iç açıcı değil.
Bizim güzel ülkemizin çocukları neden mutlu olamasın, neden okula hayata hazırlanmak için gitmesin (sadece ezberleyip, sınavda başarılı olmak için değil), parklarda, bahçelerde neden özgürce oynayamasın?
Güzel halkımız, neden kendi ve çocuklarının geleceğinden endişe duyarak yaşamak zorunda kalsın?
İstediğimiz sadece özgürce ve huzurlu bir şekilde kendi ülkemizde yaşamak ve mutlu olmak.
Çok şey mi istiyoruz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder