4 Ocak 2017 Çarşamba

Rahat bırakın çocukları

Bir kaç gün önce www.blogcuanne.com adresinde bizimle tecrübelerini paylaşan Blogcu Anne'nin bir yazısını okudum. Yazısında başkalarının çocuklarına karışan "tecrübeli" annelerin, teyzelerin tutumlarını ve anneler üzerindeki baskıyı çok güzel anlatmış.
İnanın bu baskı bütün annelerin üzerinde var. Ege, Budapeşte'de okula başladığında daha 3 yaşındaydı. Daha önce Türkiye'de anaokuluna gitmişti. İyi kötü okullar hakkında fikrim vardı ya da ben öyle olduğunu sanıyordum. Türkiye'deki kreşe giderken pijaması, diş fırçası, yedek tonlarca kıyafeti vardı. Hiç bir zaman üstü kirli, ıslak vs. gelmedi eve.
Budapeşte'de okul kaydını yaptırdıktan sonra, Ege'yi okula götürdüm ki bir aşinalığı olsun istedim. Sınıfa girerken ayakkabılarımı çıkarmak istedim, öğretmenler bana uzaylı gibi baktı, öğle uykusu için pijama gerekip gerekmediğini sorduğumda okul formasıyla uyuyacak zaten çok rahat kıyafetleri var cevabını verdiler. Peki diş fırçası dedim, çok fazla karışıklık oluyor tuvalette, o yüzden kullanmıyoruz dediler. Şunu açıklamalıyım, okulu ben daha önce ziyaret etmemiştim. Eşim gelip kaydını yaptırıp, geri dönmüştü. Yani bu detayları bilmiyorduk. Her neyse zaten geri dönüş yoktu.
Ege, okula başladığında Ocak ayıydı ve oldukça soğuk bir dönemdi. Sürekli kar yağıyordu. Ege, okuldan zaman zaman üstü ıslanmış geliyordu. Hatta bazen çorapları dahi ıslak oluyordu. Hatta bir gün üzeri tamamen puding lekesi olmuştu ve o gün, o kirli t-shirtle uyumuştu. Bunlar olurken ben deliriyordum. Nasıl olur da bu kadar ilgisiz olurlar diye.
Bu arada kızım da sık sık hasta oluyordu. Bana onu sürekli dışarı çıkarmamı söylüyorlardı. Ama dışarısı -7 derdeyken nasıl çıkarayım, zaten hasta diye düşünüyordum. Sonra farkettim ki herkes çocuğunu dışarıda uyutuyordu. Hatta balkonda öğle uykusuna yatıran vardı.
Gel zaman, git zaman bahar geldi. Bir gün bir arkadaşımla bir pastaneye gittik. Bahçesinde otururken ayaklarımın altında gezen bir şey hissettim. Kedi zannettim, eğilip baktığımda ayağımın altında bir bebek olduğunu gördüm. Evet, evet bildiğiniz bebek masanın altında emekliyordu. Annesiyle göz göze geldik, bana gülümsedi. Bahçenin her yeri çakıl taşlıydı ve benim aklım çıkıyordu bebek ağzına taş atacak diye ama annesi gayet sakin gözüküyordu.
Özetle, ne Ege hasta oldu üzerine titrenmediği için -aksine kendi sorumluluğunu almayı ve üstünü değiştirmeyi öğrendi- ne kızım daha çok hastalandı sıfırın altında soğukta uyuduğu için, ne de o bebek çakıl taşı yuttu.
Biraz sakin eyy "tecrübeli"anneler. Merak etmeyin çocuklara bir şey olmuyor, yeterki azıcık anneleri rahat bırakın.
Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder