28 Mayıs 2013 Salı

Yaya geçidi konusu

1998 yılında liseyi yeni bitirmiş bir gençken Avustralya'nın küçük bir şehrinde kısa bir süre kalmıştım. Bu süre içinde en çok dikkatimi çeken bu şehirde hiç trafik ışığı olmamasıydı. Bir gün yanında kaldığım aile ile akşam yemeğine giderken uzakta sarı bir ışık gördük ve ev sahibesi bu ışığı görüp sevindi "şehre trafik ışığı yapmışlar, ne güzeeeelll" diye bağırdı. Ama yaklaşınca gördük ki aslında trafik ışığı değil, yol çalışması olduğunu gösteren işaret lambasıymış.
Şimdi düşünüyorum da o şehirde zaten trafik ışığına ihtiyaç yoktu. Şehir küçüktü, nüfus azdı ama sürücüler de yayalara ve diğer sürücülerin haklarına tecavüz etmiyorlardı. Herkes trafikte birbirine saygılıydı. Yaya geçidinde araçlar durur, yayalar geçerdi. Olması gerektiği gibi.

Daha sonra Türkiye'ye döndüm ve tabi trafikle ilgili bu anılarım aklımdan uçtu gitti. Ta ki ehliyet almak için sınava girene kadar (bu iki olay arası sadece 9-10 ay gibi kısa bir süredir). Ehliyet sınavının trafik bölümüne hazırlanırken "yaya geçidi"nin aslında Türk trafik kurallarında olduğunu da gördüm!!!!
Ama bizdeki uygulanışı şöyle, sürücü yaya geçidinde yaya mı gördü; o zaman hemen daha hızlanıyor, gaza daha çok basıyor ki yaya hızlı yürüsün, sürücü de yavaşlamak zorunda kalmasın. Yaşlıymışsın, çocukluymuşsun, engelliymişsin fark etmez. Hatta bu saydığım durumlardan biri söz konusu ise mümkünse karşıdan karşıya geçme.
Şu anda Budapeşte'deyim, her gün sabah kızımı hava güzelse kreşe yürüyerek, pusetle götürüyorum. Kreş ile evin arası 1.5 km. ve bu mesafede en az 5 yaya geçidi var ve bu geçitlerde durmayan araba yok. Gerçekten de yaya geçitlerinin ne kadar önemli ve yayalar için olmazsa olmaz olduğunu bir kez daha anlıyorum.
Peki neden bizim ülkemizde bu saygı yok, neden hep sürücüler öncelikli? Neden, neden?? Bir cevap arıyorum ama bulamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder